AMERİKA'DAN AVRUPA'YA..!

Uzun bir aranın ardından tekrar merhabalar. Daha önceki yazılarda amerika üzerine yeterince bilgiyi buradan paylaştım. Peki Amerika'da bunca şey yaşanırken, Avrupa'da durum neydi ve nasıl ilerleme kaydetti buna bir göz atalım.

Hip-Hop kültürünün en önemli isimlerinden ve kurucusu olarak anılan isimlerden birine de yer vermeden olmaz ;) AFRİKA BAMBAATA..!

Genellikle hip-hop'un kurucusu olarak tanınan Dj Afrika Bambaataa, Bronx'ta 1960'larda büyüyen sosyal hareketlere, suçlara ve sokak çetelerinin içinden gelen biriydi. Afrika Zulu halkından ve onların şefi Bhambatha'dan esinlenen Bambaataa, çetesini ve topluluğunu olumlu yönde hareket ettirerek ve nihayetinde evrensellik kazanan “Zulu Nation” adlı bir hip-hop farkındalık grubu oluşturmuştur. Hiphop kültürünün bir birleşimi olan Zulu Nation, New York'taki birçok gençlik topluluğunu bir araya getirmiş ve tüm dünyadaki sanatçıları ve hiphop kültürüne ilgi duyan herkesi tek bir çatı altında toplamaktadır.

Bambaataa Zulu Nation hareketini şöyle açıklıyor; "Bir alanda grafiti sanatı yapan kişiler vardı, başka bir alanda DJ ve Mc’lik yapan insanlar vardı, ben de onlara 'Bu bayrak altında bir araya gelelim' dedim ve bu hip-hop hareketinin ve hip-hop kültürünün doğuşu oldu.”

Bambaataa, “Zulu Nation hareketini, bilgi, bilgelik, anlayış, özgürlük, adalet, eşitlik, barış, birlik, sevgi, iş ve eğlenceyi ifade ettiğini belirtiyor. Ve hepsinden önemlisi: "Olumludan olumsuz olanı aşmak".

Hip-hop başlangıçta, toplumsal değişime ve kültürel ve ideolojik çeşitliliğe doğru yavaş yavaş gelişen bir evrime dönüşen sosyal olgulara bir cevaptı. Bambaata Hip-hop kültürünü bu şekilde özetliyor.

New York graffiti sanatçıları çalışmalarını avrupa sanat galerilerinde sergilemeye de başlayınca Avrupa'daki değişimde kaçınılmaz hale geldi. Medyanın etkisi ardından, Tony Silver ve Henry Chalfant'ın "Style Wars",  Charlie Ahearn'ın "Wild Style" gibi filmleri, graffiti kültürünü tanımlamış oldu. Zephyr, Dondi White, Lee ve Seen gibi genç sanatçılar, hiphop'un yıldızları olarak kabul edildi. Henry Chalfant ve Martha Cooper'ın “Subway Art” kitabı, Los Angeles'tan Amsterdam'a kadar genç sanatçılar için grafiti sanatının simgesi haline geldi. 1987'de, Chalfant'ın ikinci kitabı “Spraycan Art”, dünya üzerindeki, duvarlardaki hareketi belgelemiştir. 80’lerin sonunda ise Avrupa sahnesi kurulmul oldu. Farklı ülkelerden ve kıtalardan yazarlar düzenli olarak buluşuyor ve blackbook ve yaptıkları diğer çalışmaların fotoğraflarını paylaşıyorlardı. Tüm zamanların en büyük sanatsal hareketi artık tüm dünyayı sarmıştı. Herkes hip-hop ve graffiti kültürüne hakim olarak ilerliyordu.

Bugün gelinen noktayı araştırmak isteyen arkadaşlardan ricam bu konuları genel anlamda okuyup anlamaları gerektiğidir. Diğer taraftan da burada paylaştığım film ve dergi, kitap gibi materyalleri de araştırıp içeriklerini göz atmaları da oldukça faydalı olacaktır. Bu kültürün kökleri oldukça eski döneme dayanıyor. Bugün burada paylaşılan tüm kaynakları birbiriniz ile paylaşın ve doğru bir şekilde anlatın. Kulaktan dolma bilgiler ile gereksiz yorumlara yer vermeyin. Bu şekilde ne bu sanatı bir yere taşıyabilirsiniz ne de kendinizi. Bir şeyler yapmak ve ilerlemek istiyorsanız işte tam olarak başlangıç noktanız burası.




























Herkese selam & sevgiler..

Teşekkürler.



Causeturk / Stilbaz













Yorumlar